Eskimeyen dost: Radyo

18 Ara

Günümüzde teknolojinin ilerlemesiyle bir zamanlar oldukça revaçta olan eski iletişim araçları gözden düşmeye başladı. Televizyon yayıncılığının yaygınlaşmaya başladığı ve televizyon satınalma maliyetinin düştüğü yıllarda radyo ilk darbeyi almış oldu. Ardından internetin yaygınlaşması, canlı yayınların internet üzerinden yapılabilmeye başlaması televizyonları bile fazlasıyla sarstı. Akıllı telefonların ceplerimize girmesi ve genişband mobil internetin yaygınlaşmasıyla da artık ne radyo ne de televizyon vazgeçilmez bir iletişim aracıydı. Hatta eskiden dinlenen ve izlenen pek çok şey insanlara anlık heyecan yaşatırken youtube, spotify, nexflix gibi servisler her an yanımıza olmaya başlayınca bu heyecan da yerini alışkanlığa bıraktı. Artık her an her yerde istediğimiz bilgiler, haberler, müzikler, filmler ve pek çok şey erişilebilir durumda. Peki bu koşula rağmen nasıl oldu da bu eski dost halen ayakta kalmayı başarıyor?

Aslında sorunun cevabı da içinde gizli. Teknolojinin ilerlemesiyle pek çok eski teknoloji unutuldu ya da tercih edilmemeye başladı. Ancak radyo her zaman kendini yenilemeyi başardı. 90’lı yıllların sonuna doğru radyolar nerdeyse can çekişmeye başlamıştı. Dinleyici sayıları oldukça azalmıştı ve tercih edilmemeye başlamışlardı. Ancak cep telefonlarının daha da gelişmesiyle ilk defa radyolar cebimize girmeye başladı. Cep telefonlarına takılan basit bir kulaklık anten vazifesi görüyor ve bizi istediğimiz radyo içeriğine eriştirmeye başlıyordu. Aynı dönemlerde arabalarda da radyo bulunması neredeyse opsiyonel tercihten standart tercihlere dönmeye başlamıştı. Artık her an hem cebimizde hem de arabalarımızda kolaylıkla erişilebilir olmuştu. Tabi bu da yetmedi. Radyolar gittikçe tematik kanallara dönüşmeye başladı. Üstelik de mobil iletişimin gelişmesiyle daha çok telefon bağlantısı, sms ya da online mesajlar ile dinleyicilerle interaktif reaksiyonlar da artmaktaydı. Bu sayede radyolar eski cazibelerine kavuşmaya başladı. Ancak radyolar sadece bu kadar basit görülebilecek iletişim aracı değiller!

Hatırlar mısınız bilmem ama 17 Ağustos 1999’da yaşanan büyük deprem sonrasında insanlar ilk haberleri radyolardan takip etmişlerdi. Benzer bir durumu 2015’te yaşanan yurt çapındaki elektrik kesintisinde ben de yaşadım. O gün ne olduğunu ilk defa radyodan öğrendim. Gün boyu pek çok gelişmeyi takip etmemi sağlayan da radyo oldu. Belki size internetin bu kadar geliştiği çağda neden internet yerine radyo tercih ettiğim garip gelmiş olabilir. O gün elektrik kesintisinin süresi uzamaya başladıkça pek çok yerde telefon şebekeleri enerji yetersizliğinden devredışı kalmaya başlamıştı. Sadece şebekeler değil nerdeyse hepimizin şarjı bitmeye başlamıştı. Radyolar ise yayınlarını kesintisiz olarak devam ettirmeyi başarmışlardı. Bunu düşünen sadece ben değilim. Tünellerde acil durum uyarıları radyo aracılığıyla sürücülere bildirilir. Çünkü radyo en basit ve temel iletişim aracıdır.

Yukarıdaki fotoğraf yakın zamanda Yeni Zelanda’da olan depremden sonra çekilmiş ve Ntv internet sitesinde yer alan haberden alınmadır. Fotoğraf yazımda belirttiğim durumları net bir şekilde anlatmış oluyor. Peki bilimadamlarının tahminlerine göre ülkemizde yakın zamanda bir deprem olursa radyo dışında hangi iletişim aracı bizim bilgiye erişmemizi sağlayabilir? Telefonlar muhtemelen yetersiz olacak, acil durum nedeniyle pek çok yerde enerji kesintisi olacak ve pek çoğumuz iletişimsiz kalacağız. İnternet bağlantısı kurabilsek de internet için gerekli enerjiye ne kadar süreyle sahip olacağız belli değil!

Bahsettiğim acil durumlar dışında da radyo iletişimi hem kolay hem de ekonomik! Mesela yetersiz olan mobil internet kotanızdan harcamadan dilediğiniz gibi müzik, haber ya da radyo şovlarını dinlemeniz mümkün! Üstelik internet kadar da bataryanızı sömürmez. Arabanızda ise istediğiniz radyo kanalını seçerek yorulmadan istediğinizi dinlemeniz mümkün. Eski dostları unutmayalım, hatırlayalım! Elbet bir gün lazım olur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir