Olmayanı düşündük hep, ya olanlar?

26 Eki

Kuzey yarımkürede yaşayanlar olarak artık yavaş yavaş sonbahardan kışa geçiş yapıyoruz. Bu mevsimsel döngü pek çok kişinin psikolojsini olumsuz etkilemekte. Kimisi erken kararan havadan dert yanıyor, kimisi havanın soğumasından ve pek çoğumuz da doğanın pastel tonlara bürünmesinden şikayetçi. Bazısı için de sadece bir şeylerin değişiyor olması bile şikayet sebebi. Yarın yağmur da yağabilir kar da! Belki de bir fırtına tutar da bizi deryaya karar kim bilir?

Fark ettiniz mi bilmem ama şu ana kadar hep olumsuzu ya da olmayanı saydık. Belki de bizleri depresif ruh haline iten bu dönemin en büyük sıkıntısı, var olanı değil de olmayanı düşünmemiz olabilir mi? İnsan olarak hepimizin sayısız dertleri var, herkesinki de bambaşka şeyler. Bu dertleri bu mevsim aralığında daha da derin düşünmemize neden olan soğuk hava mı acaba? Belki de bunu size düşündüren hava Balkanlar’dan ya da Sibirya’dan geldi!

Bakın artık olanları saymaya başladık. Evet, hava bu mevsimde soğuyacak ve biz hissedebileceğiz. Çünkü bunu hissedebilecek bir yerde yaşama şansına sahibiz. Ekvatoral iklime sahip bir ülkede olsanız ve maddi imkanımız olmasa asla soğuğu hissetmeden ölecektiniz belkide. Şimdi ise imkanları az olan bir insan dahi olsanız her iklimi yaşama ve hissetme lüksüne sahipsiniz. Peki işinize giderken işsiz insanların halini de hiç düşündünüz mü? Bir hastane önünden geçerken hasta insanların halini düşündünüz mü? Sıcacık evinizde otururken evsizlerin halini düşündünüz mü? Bu kadar derine inmeye gerek de yok. Bulunduğu ortamda 5 dakika internet kullanamasa dert yananlar, dünyada hayat durdu sananlar da var. Öte yandan interneti hiç kullanma şansı olmayan da!

Her şeyin değerini yokluğunda anlar ve sorgular olmadan düşünmeli. Var olanı da düşünmeli, var olanla da yetinmeli, mutlu olmalı. Şimdi imkanınız varsa kafanızı kaldırın ve etrafınıza bakın. Bakın ki çevrenizde neler var görün, hissedin. Dışarıda pastel tonlar ve sıkıcı bir hava olsa da bakın ve kendinizi mutlu hissedin. Çünkü dünyayı görebiliyorsunuz. Sadece bakmakla yetinmeyin. Çevrenize bir kulak verin. Eğer duyma yetisine sahipseniz duyacağınız pek çok güzel ses var. Mesela yakınınızda sesini duyup muhabbet edip tavsiyeler alıp vererek size insan olduğunuzu hissettiren pek çok insan var, dost var. O insanlar uzak demeyin, gerekirse arayın onları, ziyaret edin vs. Bakın uzaklar da yakın olabiliyor. Bana herkes uzak diyorsanız imkanınız varsa kitaplara sığının. Onlar da iyi dostlardır. Kitaba erişemiyorsanız bile sizin gibi hisseden insanların yazdığı çok sayıda blog var, bir Google araması kadar yakınlar üstelik arayın bulun.

Bir düşünün, hep eksik olduğunu düşünmekle tam olunur mu? Olanı düşünerek hep daha fazlasını istemeli ve olanla da mutlu olmalı. Bir daha düşün, ya olmasaydı?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir